Çocuklarımızın hayatları boyunca başarılı ve mutlu olabilmeleri için sayısal zekalarının (IQ) yanında duygusal zekalarının (EQ) da gelişmiş olması gerekiyor.
Kişilerin kendini tanıması ve doğru şekilde ifade edebilmesi, kendine öz güven duyması, başka kişilerle etkili bir şekilde iletişim kurması, yeteneklerini keşfetmesi ve geliştirmesi gibi konuların hepsi duygusal zeka ile ilgilidir.

Duygusal zeka da sayısal zekamız gibi daha çocukluk döneminden itibaren ailelerin davranışlarına ve çocukların yetişme koşullarına göre şekillenmekte ve gelişmektedir. Bu nedenle çocuklarımızın duygusal zekasını geliştirmek için ayrıca çaba sarf etmeliyiz.

Beynimizin sağ ve sol olmak üzere iki farklı bölgeden oluştuğu hemen hemen herkes tarafından bilinmektedir. Beynimizdeki bu bölgeler farklı düşüncelerimizi ve davranışlarımızı kontrol etmektedir. Beynimizin sol tarafı daha kuralcı ve mantıklı davranmaya odaklıyken, sağ tarafı daha duygusal davranmaya meyillidir. Bu nedenle de şimdiye kadar eğitimlerde sağ beyin çoğunlukla ihmal edilmiştir.

Okul öncesi ve ilkokul dönemi çocukların temel farklılıklarından biri de düşünme şeklidir. Okul öncesi çocuklarda sağ beyin kullanımı baskındır. İlkokula başladığında çocukların düşünme yapısındaki gelişmeler sonucunda değişiklikler olur.
Okullarda, öğrendiğimiz matematik, fen bilgisi gibi dersler beynimizin sol tarafını geliştirmektedir. Beynimizin sağ tarafı ise eğitim yıllarında çoğunlukla gelişmemekte veya az gelişmektedir. Oysa yüksek başarı için beynin her iki tarafını da birlikte ve verimli şekilde kullanmak gerekiyor.

Japonya Beyin Bilim Enstitüsü’nde Profesör Tanaka; ‘‘Tahta başında oynanan oyunlar, topluma çok önemli gelmeyebilir. Ancak denetçiler, dedektifler, bilim adamları, doktorlar kaygı konusu olan noktayı belirlemede anormal ölçülerde sezgisel düşünmeye de ihtiyaç hissederler. Sistem mühendisleri her zaman problemin kaynağını ortaya çıkarmak için sezgilerini kullanırlar. Mükemmel kişiler niçin kendilerinin diğerlerinden daha iyi olduğunu açıklayamazlar. Esasen bu tür kişilerin duygusal zekaları da normalden fazla gelişmiştir.” değerlendirmesinde bulunmuştur.

Türkiye’de öğrenme ve akademik başarı üzerine yapılan araştırmalarda ortaya çıkan önemli bir sonucu sizinle paylaşmak isterim;

Okullarımızda eğitim gören başarılı öğrencilerin birçoğunun, beyinsel fonksiyonlarının %50’lik kısmını düzgün kullanamadıkları tespit edilmiştir. Peki neden?

İlkokul yıllarında çocukların güçlü olduğu yönler belirgin bir şekilde ortaya çıkmaya, kişilikleri oturmaya başlar. Bu yıllarda en büyük tehdit okullardaki eğitim sisteminin çocukları sadece ders çalışmaya ve sınavlara hazırlanmaya odaklı olmasıdır.

Ailelerin toplumdaki başarı algısını sınavlardan alınan yüksek notlara endekslemesi, çocukların tüm derslerde iyi olma beklentisi içine sokmaktadır. Bu nedenle de ana okulu sonrasında sağ beyin gelişimine yönelik çalışmalar boş verilmekte ve çocukların duygusal zeka gelişimi engellenmektedir.

Bu bağlamda, çocuklarımızı ana okulundan itibaren akıl ve zeka oyunlarıyla tanıştırmalı ve onları eğlenceli şekilde bu oyunlarla iç içe olması sağlanmalıdır. Akıl ve Zeka oyunlarıyla uğraşan çocukların daha farklı boyutlarda düşünebildiği ve olayları hafızalarında canlandırarak hafıza gelişimi sağladığı, beynin her iki tarafını da birlikte veya dengeli şekilde kullanabildiği, bilgiler arasında ilişkiler kuran bir düşünme tarzıyla beyinde yoğun fiziksel ağların oluşmasını sağladığı bilim adamlarınca tespit edilmiştir.

Kaynakça